4 Ekim 2014 Cumartesi

Kız Arkadaşlarımın Erkeklerle İmtihanı

Kendim anormal olduğum için midir nedir bilmem. Etrafımdaki arkadaşlarımın biri de normal olsun ya da başına normal bir şeyler gelsin. Yani öyle şeyler oluyor ki gülsem mi ağlasam mı şaşırıyorum. Geçenlerde bir arkadaşımın başına geldi bu anlatacağım şey. Yemin ederim filmde izlesek yok artık deriz.Bu kadarı da olmaz...

Neyse, olay şöyle gerçekleşiyor. Arkadaşım kendisini görüp beğenen ve görüşmek için çok ısrar eden bir çocukla bir gün yemeğe çıkıyor. Konuşuyorlar ediyorlar falan yemek bitiyor herkes evine. Sonrasında kız çocuktan hoşlanmadığı için görüşmek istemiyor. Olaylar buradan sonra başlıyor tabii. Çocuk psikopata bağlıyor. Her gün arayıp kızı tehditlere başlıyor. Yok sen benle yemeğe çıktın, bana ümit verdin ben senden hoşlandım. Benle görüşeceksin. Yoksa iş yerine gelirim, seni rezil ederim diye baskı kuruyor. Arkadaşım da diyor ki "yani bak bir kere dışarı çıktık ve hoşlanmadım senden ne yapabilirim". Çocuk bombayı patlatıyor. Ben sana o gece yemek ısmarladım gönder o zaman parasını. Ya güler misin ağlar mısın.  Arkadaşım diyor ki gönder o zaman IBAN numaranı, hesabına havale yapayım yemek parasının yarısını. Abi çocuk bildiğin gönderiyor IBAN numarasnı. Bizim kız da hesaba havale yapınca sesi kesiliyor çocuğun. Para da para olsa, 35 TL için yaptığı rezilliğe bak. Ulan seni kız n'apsın be tok evin aç kedisi, aç köpek. Sonra bir de adamın diye geziyor bunlar ortada. 

Ya tam bunu konuştuk. Ben daha neler duyacağım acaba diye düşünürken bir arkadaşmın ayak parmağını kırdığını duydum. Dedim kıza geçmiş olsun diyeyim hem, hem de bir ihtiyacı varsa yardımcı olayım. Aradım konuşuyoruz telefonda. Bizimkisi hem gülüyor hem ağlıyor. Ne oldu diyorum. Aklımı oynatacağım ya diyor. Eski erkek arkadaşı ayak parmağının kırıldığını duyunca aramış eve gelmiş. Demiş sana bakayım biraz şimdi her yere kolay gidemezsin, her işini tek başına göremezsin falan. Bizimkisi sevindirik olmuş hemen. Zaten tam ayrılmamışlardı yani sürekli bağlantı halindeydiler. Her neyse, kıza demiş "yemek yapayım sana"  Arkadaşım da demiş ki " ya şimdi sen uğraşma hem evde de bir şey yok. En iyisi mi dışarıdan söyleyelim. Çocuk demiş ben dışarıdan alır gelirim. Kız da kendisi için geldi diye kredi kartını vermiş yemek alsın diye. Sonuç ne peki? Hazır mısınız bunu duymaya? Ben duyduğumda şok geçirdim. Çocuk bir müddet gelmemiş eve. Sonra gelmiş elinde yemek falan da yok. Kızın kredi kartıyla 6 taksite güneş gözlüğü almış kendine. Bizim kız neredeyse iç kanama geçiriyormuş sinirden. Çıldırmış tabii. Çocuk da karşıdan pişkin pişkin "amma ağladın, ödeyeceğim kızım" diye konuşup duruyormuş.

Yani bunları duyduktan sonra yemin ederim halime şükrettim. Yani beni de hep acayip tipler bulurum ama en azından ne ısmarladığı yemeğin parasını isteyen oldu ne de kredi kartımla  yemek almaya gidip taksitle güneş gözlüğü alıp gelen İnsanı terkedene, ağlatana şükredecek hale getiriyor bu erkekler. Gerçi bunun kadını erkeği yok. Bu cinsler insanlıktan nasibini almamış. Düşündükçe hem şaşırıyorum hem de bir gülme geliyor tövbe tövbe... Yani insan karabatak erkeklere bile şükrediyor. Allah sonumuzu hayır etsin, ama en önemlisi karşımıza iyi insanlar çıkarsın...


Karabatak Erkekler. Peki Neden?

Bugünlerde hangi arkadaşımla konuşsam aynı şeyden şikayetçi. Hepsi dengesiz erkeklere denk geldiklerinden, bir gün önce elini ayağını öpen erkeğin bir gün sonra telefonlarına cevap vermeyen, asla aramayan gizemli bir yaratığa döndüğünden bahsediyorlar. Gizemli yaratık kısmını ben kattım, çünkü bunu yapan normal bir insan olamaz. Bir de abartmayı severim...

Ne oluyor da bu erkekler karabatak gibi bir görünüp bir ortadan kayboluyorlar bilmiyorum. Geçenlerde bir erkek arkadaşa sordum. Dedim ki; yani madem gidecek ortadan kaybolacak birden. Arkadaşlarıyla tanıştırıyor, her ortama sokuyor. Sanki kız "he" dese yarın evlenecekler gibi, her dediğini yapıyor falan... Yani ne oluyor da birden ortadan kayboluyor? Madem kaybolacak neden kız dünyanın merkezindeymiş gibi davranıyor?  Cevabı çok ilginçti. "Kızı kolaya getirmek, kolayca eve atabilmek için güvenini kazanıyor. Ne olacak ki, sonradan olmaz der aramaz sormaz."
Yani hayatımda duyduğum en adi ve en dürüst cevaptı.

Bir insanın hayatına girmek, onun içini her şeyi yapmak gibi önemli paylaşımları bile bu kadar basite indirgeyerek bütün değerleri mahvediyor erkekler. Bir hafta on gün içinde göklere çıkarıyorlar. Sonra o çıkardıkları yerden öyle bir bırakıyorlar ki aşağı, paramparça ediyorlar ardından bıraktıklarını. Gel de yaraları sar sonra. Ya da sonrasında başkasına güven. Yani insan bencilliğin sınırlarını gün be gün aşıyor. Sonra yaralı yalancı ilişkilerle doluyor etraf. Yapmayın etmeyin biraz karşıdaki insanın düşüncelerine önem verin. Empati kelimesi de samimiyetini yitirdi ama gerçekten çok önemli. İnsan biraz da onun yerinde ben olsam nasıl hissederdim diye düşünebilse yalnızlıktan şikayet eden tüm o insanlar etrafta sevdiklerinin elini tutarak geziyor olurdu. Hatayı her zaman karşındakinde arama kendinde de ara. Kendinden yola çık önce... Olayları en iyi görebileceğin yer sen kendinsin... Hadi canım kardeşim şimdi git ve o kalbini kırdığın kızdan özür dile, neden ortadan kaybolduğunu söyle. Seni sevemedim de, elimden geleni yaptım ama olmadı. Seni aramamak bir şey söylememek hataydı de. Onu kafasındaki soru işaretlerinden kurtar. Hem sen de en azından kendi vicdanını rahatlatmış olursun. Ya da biraz bencil ol işte. Onun için yapmayacaksan bile kendin için yap.

1 Ekim 2014 Çarşamba

Hatalarımdan aldığım derslerden, sınıfta kaldım... İyi ki de kaldım.

14 yaşımdan beri günlük tutuyorum. Önceleri her gün yazarken sonraları ara ara yazmışım. ama malum büyüdük meşgul insanlar olduk. Sanki iyi bir şey. Neyse, arada dönüp okurum günlüğümü. Hem geçmişte ne kadar gerizekalı olduğumu görüp şu anki halime şükretmek için; hem de hatalarımdan ders çıkarmak için. Günlüğümde "geleceğe notlar" yazan bir de bölüm oluşturmuşum o sıralar. Şunu yap, bunu yapma falan yazıyor. Yani tabii ki benim gibi uslanmaz biri için tarih tekerrürden ibaret. Ne yapma yazdıysam hepsini tekrar tekrar yapmışım. Ya yeteri kadar dersimi almıyorum ya da yaptıklarımdan pişman olmadığım için aynı şeyleri yapmaya devam ediyorum sanırım. Onu tam ben de anlayamadım. Anlasam tekrarlamazdım herhalde.

Ha geleceğe notlar deyince öyle kafanızda mükemmel hayat tavsiyeleri falan belirmesin. Bir iki tane o tarz şeyler de var ama genelde şu şekilde şeyler var. Mesela "saçının önünü kakül kestirme, asla ama asla bunu yapma" yazmışım. üzerine iki kere daha kestirip ne kadar çirkinim diye ağlamışım.

"Her hastalandığında ya da başın ağrıdığında doktora gidip ölüyorum diye ağlama. Ölmüyosun işte. Bu kaçıncı. Tamamen. psikolojik" yazmışım. Bunu hala yapıyorum mesela. Hayır bi de neden acaba bildiğim halde hala yapıyorum onu da bilemiyorum.

"İnsanlara hemen güvenme. İyi insanlar da var OK ama herkese çabuk güveniyorsun sonra kalbini kırıyorlar. Biraz mesafeli ol" yazmışım. Tabii ki bunu da beceremedim. Zaten bir altında yazdığım maddeden de belli sözümü tutamamışım ki kendime daha sert çıkışmışım.

"Şu çeneni bir tut ya. Daha ilk beş dakikada insanlara hemen tüm hayatını anlatıyorsun. Çenen tutulsun. Sana insanlara güvenme demedim mi" Olaya bak. Bunu da hala yapıyorum. İnsanlara hemen güvenmeme ya da mesafeli olma eğitimi alabileceğim bir yer varsa önerilerinize açığım valla.

"Çamaşır suyu döktüğün lavaboya kahve dökme çok iğrenç kokuyo, önce çamaşır suyunu yıka" yazmışım. Ya bu ne saçma bi şey bunu neden yazmışım...

"Her şeyi tek başına halledemezsin, insanlardan yardım istemeyi öğren. Biri etmezse diğeri edecektir. Dene bakalım" Ya bunu mümkün değil yapamıyorum. Varsa yoksa ben köpek gibi yardım edeyim herkese, kendimi işe yaramış hissedeyim. İnsanlar benim sayemde mutlu olsun diye düşüneyim. Ama iş kendim için yardım istemeye gelince. Sıfır. Kendim için başkalarından bir şey isteyemiyorum. Başkaları için bile başkalarından bir şey isteyebiliyorum ama iş kendime gelince... yok... elde var sıfır.

Yani daha bir sürü madde var tabii. Bunlar böyle birkaçı. Asla ve asla uygulayamamışım. Madem uygulamayacaksın neden karar alıyorsun ki? Belli işte huylu huyundan vazgeçmiyor. Yine insanlara güveneceksin, yine seni hayal kırıklığına uğratacaklar, yine bin yerinden kırılacaksın. Yine o kahveyi unutup çamaşır suyu döktüğün lavaboya dökeceksin ve o pis havayı ciğerine çekeceksin. Çünkü hayat böyle. Öğretene kadar iyice bir dövecek seni. istediğin kadar not al ya da gelecekten 90 yaşındaki halin gelsin şunu yap bunu yapma desin yine de o hataları yapacaksın. Ha öğrendiğinde belki iş işten geçmiş olacak ama olgunlaşma dediğimiz şey yıllar alan bir şey. Çok düşünmeden gelişine yaşamak lazım.

Tıpkı Athena'nın şarkısında söylediği gibi...

Hayat benim her animi yasadikça sevesim var 
Aldirmam hiç yagmurlara 
Benim güzel hatalarim var